Erman Toroğlu Fenerbahçe-Galatasaray derbisini değerlendirdi! “Lastik patladı”

Fenerbahçe’de lastik patladı. Tahminen öteki bir gruba kendi stadında yenilse bu türlü olmazdı. Bu kadar sansasyonel olaylar, bomba transferlerden, sonra kendi alanında Galatasaray derbisini kaybetmesi ruhsal olarak makûs. Dönem başında biriki maçta iyi giden Fenerbahçe için “Eğer yelkeninin rüzgarının iyi doldurursa 21, 22’inci haftada lig bitebilir” diye söylemiştik. Ancak Fenerbahçe Teknik Yöneticisi Erol Bulut eline verilen gereç ile helvayı yapamadı. Her maçta bir mazeret; “Bu maçı almamız değerli, iyi futbol oynamasak da olur” dedi. Kardeşim o denli yaparsan bir yere kadar olur! Kaleci Altay bu sene Fenerbahçe’yi tek sırtlayan adam. Kaç maç dayanabilir ki bir kaleci.

***

Artık Onyekuru’ya bakıyorsunuz 40 yıllık Galatasaraylı üzere oynuyor. Daha da kıymetlisi Mısır’lı Mostafa Mohamed, güya Galatasaray alt yapısından çıkmış. Hani kan kümesi uyar ya, o misal. Adam tam 0 RH Pozitif! Birinci maçta bir karar verememiştim. Lakin bu maçta gördüm ki çok yararlı olacak. Akıllı bir transfer…

***

Galatasaray kadrosu, Fenerbahçe’ye nazaran daha diklemesine oynuyor. En fazla 2-3 yan pastan sonra topu ortaya sokuyorlar. Ve bunu çok rahat yapıyorlar. Hem sağ kanattan, hem sol kanattan bunu iyi uyguluyorlar. Bu gruba bir de Feghouli’nin girdiğini düşünürseniz çok daha değişik imajlar ortaya çıkar.

***

İkinci yarı Fenerbahçe hamle eder gözüküyor ancak karşıdan şişirme toplar. Denk gelirse gol olacak. Sosa’ya bakıyorsun, 2 yıldır yokuş aşağı gidiyor. Sosa ve Mesut’u tıpkı kadroda oynatırsanız bir kişi eksik olursunuz. Galatasaray’da da Belhanda ile Arda’yı oynatırsanız yeniden tıpkı bir kişi eksik oynarsınız. Ancak öne geçerseniz, hele de Fenerbahçe Stadı’nda o vakit ikisi alanda kalabilir. Sebebi, iyi top yapıyorlar, rakibe faul yaptırırlar. Zira ‘dan-dun’ vurursanız rakip senin üzerine daha çok gelir. 1-0’dan sonra sarı-kırmızılılar, final paslarını iyi yapsalar maçı daha erken çözebilirlerdi. Bir de Muslera’nın çıkardığı bir baş topu var. Tahminen de maçın dönüm noktalarından biriydi bu durum.

***

Futbolcular Türkiye’de hakemlerin de zaaflarından faydalanarak kendilerini çok yere atıyorlar. Bir bağırışma, çığırışma… Allah koruma güya ayak kırılmış! Hani biraz daha zorlasan itfaiye çağıracaksın, yangın yeri… Birebir futbolcu, 10 saniye sonra bir fırlıyor 20 metre depar atıyor. Ve maalesef bunlar Türk futbolunda çok arttı. Bu da hakemlerin zaafı. Cüneyt Çakır, ceza alanı içindeki birtakım gri durumların hepsini devam ettirdi. Sana nazaran, bana nazaran olan durumlar da vardı. İki tarafa da eşit davranınca bu tip olaylardan yangın çıkmaz. Lakin birine verir, birine vermezsen öbür kadro “Bize de yok miii?” diye bağırır.

***

Şu gözüküyor ki, üç büyükler dönem sonuna kadar şampiyonluk yarışında başa baş gidecekler. Bu ortada Abdullah Avcı ile çok iyi bir hava yakalayan Trabzonspor, 3-4 maç daha kıstırırsa -ki yapabilirler- 2-3 balkon üste çıkabilirler. Bordo-mavililer sonunda çatıya çıkarlar mı, onu bilemem.

***

Ligimizde kalite yok, heyecan var. dün akşamki Fenerbahçe- Galatasaray derbisini seyrettik. İsmi derbi… Güzel hoş de iki hafta önce bir Beşiktaş-Trabzonspor müsabakası izledik, sporseverlerin gözü hala o maçı arıyor.